Sabreden Derviş, Muradına Ermiş

Sabreden derviş muradına ermiş.

Sabır…

Olacak ya da gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme hali…

Öfke doğuracak bir şey karşısında bile öfkelenmeme durumu.

Sözlük anlamlarının arkasında aslında görünen bir ley var ki; kazanılması en zor hallerden biridir sabır.

Peki nasıl kazanılır bu hal?

Aslında cevabı bu içeriğin isminde gizli….

Sabreden Derviş, Muradına Ermiş…

Derviş, bir tarikata ve şeyhe bağlı olan mürid, sûfiyâne bir hayat yaşayan kişi. Farsça bir kelime olan ve daha çok müslüman toplumların kullandığı derviş, esas itibarıyla “muhtaç, fakir” anlamına gelir. Tasavvufi mana itibarıyla Allah fakiri, Allah’a muhtaç olduğunu hisseden, Allah’ı talep eden kişi manasındadır.

Muradına ermek ise amacına ulaşmak, isteğini gerçekleştirmek, kişinin dileğinin ya da isteğinin yerine gelmesi manasını taşıyor.

Bir şey istediğimizde genellikle hemen olsun, gerçekleşsin beklentisine gireriz. Çoğu isteğimiz, sabır gösteremeyerek o isteğimizin yolundan ayrıldığımız için gerçekleşmez.

Yeryüzü gerçekleşmeyen hayallerle, yarım kalan amaçlarla doludur.

Bu noktada sabır bize sebat etmeyi getirir.

Nedir sebat? Kararında ya da sözünde direngen olma durumu, bir kararı sonuna kadar uygulama, bir işi sonuna kadar sürdürmek. Muradımız yani amacımız neyse onu alana kadar sonuna kadar gitmek.

Ancak zamanın öyle hızlı aktığı bir dönemdeyiz ki amaçlarımız, isteklerimiz bile her gün değişiyor. Her gün yeni bir istekle var oluyor, bir öncekini unutuyoruz. Bugünlerde zamanın neden böyle hızlı estiğini başka bir içerikte konuşuyor olacağız. Bugün, zaman ne kadar hızlı eserse essin hayallerimize varmak için gerekenlere bakıyoruz.

Evrenin bir sihri vardır. Biz bir şey dilediğimizde evren tıpkı bir rubik küpü gibi şekillenmeye başlar. Tıpkı toprağın bir tohumu kabul ederek beslemesi gibi… Büyütmesi ve var etmesi gibi… Hayalimiz neyse o fikri büyütmeye başlar yaşam. Bunun farkında olma halidir hayalimizi yeşerten. Ancak her gün yeni tohumlar ekersek toprağımıza, zihnimizde hepsini yeşertecek suyumuz var mı, hepsini ekecek alanımız var mı unuturuz. Yoruluruz. Zihinsel yorgunluk bedensel yorgunluğu getirir. Zihnimiz karışırsa yaşamımızda karışır. Zihnin içinde ne varsa dışarıda o vardır. Kapasitemizi bilmeli ve bu kapasiteyi, potansiyeli aşmayacak amaçlar, hayaller edinmeliyiz her şeyden önce. Çok büyük bir hayalimiz varsa o hayale götüren küçük yollar inşa etmeyi de unutmamalıyız. Çünkü büyük muradımıza ulaşabilmek için, her gün bir parçasını tamamlayıp, bitirebildiğimiz küçük görevleri yapabilirsek bu bizi sebat noktasında da motive edecek, hayalimizden uzaklaşmamızı engelleyecektir.

İnsan hayal kuran ve bu hayalleri gerçek dünya olarak nitelendirdiği evrende gerçek haline getiren kişidir. Bu hali yaratan tek türdür insan. O nedenle hayallerimize, tohumlarımıza sahip çıkmalıyız. Zaman böyle sert eserken ektiğimiz tohumların filizlerinin toprağa daha sıkı tutunmasını sağlayacak olan yine o hayalin sahibidir. Amacına sahip çıkmanın, zorluklara rağmen o hayale yürümenin sırrı yine evrende gizlidir. Bir tohum tüm dış olaylara rağmen nasıl oluşunu gerçekleştiriyorsa bizler de hayallerimize öyle yürümeliyiz. Bir tohumun muradı nasıl çiçek açıp meyvesini vermekse bizler de hayallerimize öyle tutunmalıyız. Bir tohum nasıl ekildiği an var olmuyor farklı aşamalardan geçiyorsa bizler de bizleri hayallerimize ulaştıracak yolun etapları olduğunu görmeli, farkına varmalıyız.

Sabır… Bir çok inanç sisteminde önemi öyle büyük ki. Varoluşsal bir eylem çünkü. Bizi muradımıza erdirecek olan şey sabır. Mevlana’nın sözüyle; ağrıları dindiren acı bir ot, hem can yakan, hem tedavi eden. Peki bu duyguyu geliştirebilmek için ne yapabiliriz? Mesela hat sanatı, örgü örmek, satranç oynamak, grafiti yapmak, resim yapmak… Özetle sanat… Bizde sabrı geliştirebilecek eylemler öyle değil mi?

Ben sabır konusunu yorumlarda konuşalım istiyorum. Böyle derin ve oluşumuzda böyle değerli bir konuyu birlikte tartışalım. Başka nasıl geliştirebiliriz sabrımızı? Neler bu hali geliştirir? Birbirimizden de beslenelim, birbirimizi de besleyelim öyle değil mi?

Sizlerin en büyük amacı, muradı ne? Bu amaca ulaşmak için neler yapıyor, zorluklarla nasıl mücadele ediyorsunuz? Sizce sabrı öğrenmek için en iyi yöntemler neler?

Muradınız ne olursa olsun, ermek nasip olsun. Yolunuz ne olursa olsun varmak nasip olsun dileğiyle.

"İçeriği Nasıl Buldun? Hemen Bir İfade Bırak!"